Özel hukuk uyuşmazlıklarının
dostane/barışçıl/alternatif çözüm yollarından biri olan arabuluculuk, 6325
sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu (HUAK) ile ilk defa kurumsal
olarak düzenlenmiş ve hukuk hayatımıza girmiştir.
Uyuşmazlıkların tarafların kişisel verilerini
muhafaza ederek gizli ve hızlı bir şekilde bizatihi taraflarca çözümünü
sağlayan arabuluculuk, özü itibariyle, iradi bir çözüm yöntemidir. Bu kapsamda,
Türk hukukunda da 2018 yılına kadar bu özelliğini korumuştur. İlk olarak 7036
sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 3’üncü maddesi ile bazı iş uyuşmazlıkları
açısından dava açmadan önce arabuluculuğun denenmesi zorunlu kılınmış, daha
sonra 01.01.2019 itibariyle bazı ticari uyuşmazlıklar açısından da dava
açılmadan önce arabuluculuğa başvurulması zorunluluğu getirilmiştir. Kanun
koyucu bu zorunluluğu “dava şartı” kavramı ile ifade etmiştir.
Ticari uyuşmazlıklarda arabuluculuk konusunu
ele aldığımız elinizdeki bu çalışma hem 6325 sayılı Kanun kapsamında ihtiyari
olarak arabuluculuk yöntemi ile çözülecek uyuşmazlıklar hem de Türk Ticaret
Kanunu’nun 5/A maddesi kapsamında dava şartı olarak arabuluculuk kapsamına
giren uyuşmazlıklar açısından uygulama ve öğretinin istifadesine sunulmak
maksadıyla hazırlanmıştır. Bu kapsamda genel olarak arabuluculuk kurumu tanıtıldıktan
sonra 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun genel olarak
kapsamı ele alınmış, ayrıca arabuluculuğa ilişkin temel ilkeler işlenmiştir.
Arabuluculuk süreci hakkında bilgi verildikten sonra, arabuluculuk anlaşma
belgesinin hukuki niteliği ve buna karşı başvurulabilecek yollar ele
alınmıştır. Daha sonra “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” kurumu ve bunun usûl
hukuku bakımından ortaya çıkardığı sonuçlar incelenmiştir. Dava şartı olarak
arabuluculuk kurumuna ilişkin uygulamada ortaya çıkan sorun ve tereddütler,
varsa buna ilişkin mahkeme kararları bağlamında değerlendirilmiştir.
Çalışmamızın sonraki kısımlarında ticari
uyuşmazlık kavramı ve bu uyuşmazlıkların tespiti hususu incelendikten sonra
bunların arabuluculuğa elverişliliği meselesi ele alınmıştır. Son olarak
“İhtiyari ve Dava Şartı Arabuluculuk Bakımından Ticari Uyuşmazlık Türleri”
başlığı altında TTK’dan ve diğer ilgili mevzuattan kaynaklanan mutlak ticari
uyuşmazlıkların önemli bir kısmı arabuluculuğa elverişlilik ve dava şartı
arabuluculuk kapsamında yer alıp almamaları bakımından somut incelemeye tabi
tutulmuşlardır.
Dava müessesesinden farklı olarak arabuluculuk
bir yargılama faaliyeti olmadığı gibi arabulucu da hüküm kurma makamında
değildir. Bu nedenle arabuluculuk sürecine konu olan ihtilaf dava değil
uyuşmazlık olarak nitelendirilmektedir. Nitekim HUAK da “dava” yerine
“uyuşmazlık” kavramına yer vermektedir. Biz de ilgili ihtilafları ele alırken
dava yerine çoğunlukla “uyuşmazlık” kavramını kullanmayı tercih ettik.
Türk hukukunda, genel olarak hukuk
uyuşmazlıklarında ve 6325 Sayılı HUAK temelinde uygulanan ihtiyari ve zorunlu
arabuluculuk, nispeten yeni bir müessese olmasına rağmen çeşitli aşamalardan
geçmiş, maddi hukuk ve usul hukuku bakımından çeşitli sorunlara sebebiyet
vermiştir. Bu durumun nedenleri arasında, eleştiriyi hak eden ‘kanun yapım
tekniğinin’ yanı sıra teorisyen ve uygulamacılarca yeterli düzeyde
tartışılmaksızın düzenleme aşamasına geçilmiş olmasının da payı vardır.
Özellikle arabuluculuğun denenmesinin zorunlu
kılındığı maddi hukuk alanı ile medeni usul hukuku anabilim dalında çalışan
teorisyenler arasında, arabuluculuk müessesinin tahlili, uygulanması,
elverişlilik ve dava şartı kapsamının belirlenmesi ile diğer sorunların
değerlendirilmesi hususlarında ortak çalışmaların gerçekleştirilmesi, önceden
belki de hiç olmadığı kadar önemli bir ihtiyaç haline gelmiştir. Elinizdeki
çalışma bu ihtiyaç göz önünde bulundurularak meydana getirilmiştir.
Barkod : 9786257088879
Yayın Tarihi : 2020 Ağustos
Kapak Türü : Ciltli
Kağıt Türü : I.Hamur
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 448
Ebat : 17x25
Takım :
Dili : Türkçe
Ekler :