Devlet aygıtının dijitalleşen ekonomi
gerçekliğini gözeterek, verginin fiskal ve ekstra fiskal amaçlarını sağlayarak
kamu harcamalarını finanse edebilmesi için, vergilendirilebilir yeni konular
bulabilmesi veya var olan konuları başarılı vergileme politikalarıyla etkin
vergilemesi gerekir. Ayrıca mali literatürde vergi sistemlerinin adilliği
üzerine yapılan tartışmalarda, dolaylı ve dolaysız vergilerin nispetlerine
bakıldığı görülür. Vergi türlerinin tercihi önemli olmakla birlikte vergileme
ilkeleri gözetilerek vergilerin hazineye sağlanmasında usul kanunlarının hayati
öneme sahip olduğunu belirtmek gerekir.
Bu bağlamda 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nda
yer alan ve idari işlemin sebep unsuru olan vergiyi doğuran olay ve müteakip
safhalarında nasıl ki mükelleflerin veya ceza muhattaplarının hak ve
yükümlükleri varsa aynı şekilde vergi idaresinin de yetki ve sorumlulukları
bulunmaktadır. Bu mutlak fonksiyonel bağımlılık içerisindeki mali olgular idrak
edilmediğinde, taraflar arasında uyuşmazlıklar kaçınılmaz olmaktadır. Vergi
karmaşıklığının da sebep olduğu bu uyuşmazlıkların yargı mercilerinde
ihtilaflara dönüşmeden idari aşamada çözüme kavuşmasında idari çözüm yolu olan
uzlaşma büyük önem arz etmektedir. Tarhiyat öncesi ve sonrası uzlaşmanın etkinliğini
sağlamak için uzlaşmaya başvuru, uzlaşma esnasında ve sonucunda ilgili 205
sayılı kanunun konuluş gerekçelerinde murad edilen mali arzuların sağlanması
hususlarında Vergi Usul Kanunu’nda yer alan uzlaşma hükümlerine ilişkin
tespitler ve çözüm önerileri yer almaktadır. Türk vergi hukukuna 1963 yılında
205 sayılı Kanun ile dahil olan tarhiyat sonrası uzlaşma müessesesinin konuluş
gerekçesinde; hukuki güvenlik, vergi ve ceza gelirlerinin bir an önce hazineye
intikali ile yargının iş yükünün azaltılması amaçlanmaktadır. Bu çalışma ile
Vergi Usul Kanunu’nda kanun yapım tekniği açısından hükümlerin çelişmezliği ve
idari tutarlılık ilkeleri ışığında, uzlaşmada başvuru süresi, ödeme süresi ve
uzlaşma esnasında verginin kanuniliği ilkesine aykırılık teşkil ettiği yönünde tartışma
konusu olan teamüli uygulamalara ilişkin hükümlerin, söz konusu amaçlara
ulaşmada yeterli olup olmadığı araştırılmaktadır. Bu araştırmada birincil
kaynak olarak Antalya ili ölçeğinde anket çalışması yapılmış ve sonuçları analiz
edilmiştir. Ayrıca konuyla ilgili, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın uzlaşma
verileri incelenmiş, genel literatür taramasının yanı sıra İngiltere, Amerika
Birleşik Devletleri, Fransa ve Almanya ülkelerinde uzlaşma uygulamaları
incelenmiş ve Türkiye uygulaması ile karşılaştırması yapılmıştır.
Öncelikle en temel haklardan uzlaşma sürecinde;
başvuru için uyuşmazlığın çıktıktan sonra mükellef haklarında belirliliği
arttırmak için temel üç öneriden biri olan “seçimlik kaos”; vergi ve/veya ceza
ihbarnamesinin mükellefe veya ceza muhattabına tebliği ile sunulan üç hakkın eş
anlı kullanımının karmaşıklığa yol açması olarak değerlendirilmekte ve
tanımlanmaktadır. Vergi ve ceza ihbarnamesinin tebliğinden itibaren eş anlı
olarak otuz gün içinde; cezalardan indirim talebinde bulunma, uzlaşma ve dava açma
haklarından dava açma hakkı saklı kalması kaydıyla mükellef veya ceza
muhatapları tarafından uzlaşmaya başvurulması, seçimlik değil zorunlu ve ilk
yol olması “seçimlik kaos”u ortadan kaldıracağı düşünülmektedir. Bilindiği
üzere kural olarak vergi uyuşmazlıklarının nedeni olarak görülen vergi
karmaşıklığı, uyuşmazlıklardan sonra da ortaya çıkabilmektedir. Mükelleflerin
haklarında belirliliği arttıracak bir husus olan “seçimlik kaos”un önlenmesi,
idari merci tecavüzünün de gözetilerek karmaşıklığı giderecek bir husus olup
karmaşıklığın ortadan kaldırılması, uzlaşmanın başvurulacak ilk ve zorunlu yol
olmasından geçmektedir.
Mükellef odaklı anlayış ile vergilemede adaleti
sağlayıcı, gönüllü uyum temelinde uzlaşma müessesesinin etkinliğinin
arttırılmasına ilişkin olarak ikinci öneri olan uzlaşma esnasında “mükellef
kredi derecelendirme karnesi” model önerisi üzerine araştırma yapılmıştır.
Bunun için, öncelikle literatür taraması yapılmış, sonra Hazine ve Maliye
Bakanlığı’nın merkez denetim birimi olan Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı'nın ve
bağlı kurum olan Gelir İdaresi Başkanlığı'nın yayımlanan faaliyet
raporlarındaki verilerinden yararlanılarak uzlaşma müessesesinin durum analizi
yapılmıştır. Çalışmada kullanılan birincil veriler, Antalya İli ölçeğinde
yapılan anket çalışmasından elde edilmiştir. Ankete katılanların, yaklaşık
%83’ü mükellef kredi derecelendirme karnesi olmalıdır, yönünde görüş
belirtmiştir. Bu bulgular ışığında, idarenin takdir yetkisi bağlamında
uzlaşılan vergi ve ceza tutarları belirlenirken objektif olarak karnede yer
alan parametrelerden hareketle puanlama sistemi ile indirim oranının
belirlenmesini sağlayan, verginin kanuniliği ile vergi adaleti ilkeleri
temelinde uzlaşmanın hukuksal alt yapısını sağlamlaştırmak amacıyla mükellef
odaklı hizmet anlayışını pekiştirici ve gönüllü uyumu arttırıcı “mükellef kredi
derecelendirme karnesi” önerisi geliştirilmiştir. Söz konusu öneri, mükellef
algı yönetiminde ve uzlaşma hakkı özelinde uyuşmazlıkları idari aşamada
çözümleyici, ihtilafları önleyici, uygulamada birliği sağlayıcı, günün ve
geleceğin vergi politikasında özgün ve etkili çözüm olacağı düşünülmektedir.
Üçüncü öneri olan idari tutarlılık ve hükümlerin çelişmezliği ilkeleri ışığında “uzlaşma ihlalinin gerekliliği”ne ilişkin olarak anket çalışması sonucu ulaşılan bulgular sonucunda; ankete katılanların yaklaşık %80 uzlaşma sağlanan vergi ve ceza tutarlarında diğer idari çözüm yollarında olduğu gibi bozucu mahiyette ödeme süre şartı olması gerektiği yönünde görüş belirtmiştir. Uzlaşma sonucu tahakkuk eden vergi ve cezaların tahsilinin sağlanabilmesi için ödemeye ilişkin ödeme süre şartına uyulmaması halinde “uzlaşma ihlali” olarak değerlendirilmesi, vergi cezalarının caydırıcılığını ve mükelleflerin davranışlarını etkileyip tahsilata olumlu katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Uzlaşılan vergi ve/veya ceza tutarlarının süresinde ödenmemesi durumunda vergi ve ceza tutarlarının ilk haline getirilmesi, mükellef açısından risk unsurunu arttıracağından ödeme baskısı oluşturacaktır.
Netice olarak üç önerinin yanı sıra diğer önerilerin de dikkate alınması esnasında, karmaşıklık önlenerek mükellef haklarının kullanımında belirlilik artacak, yargının iş yükünde azalma görülecek ve ortak cüzdanımız olan devlet bütçesindeki gelirlerde artış sağlanabilir. Ayrıca vergi idaresinin kesinleşen alacakların takip külfetinden kurtulması sağlanarak mükelleflere veya ceza muhattaplarına tanınan hakkın kötüye kullanımı önlenerek uzlaşma müessesesi tahsilat esaslı bir yapıya kavuşturulmuş olacağı düşünülmektedir.
Barkod : 9786258153743
Yayın Tarihi : 2022 Ağustos
Kapak Türü : Karton Kapaklı
Kağıt Türü : I.Hamur
Baskı Sayısı : 1
Sayfa Sayısı : 224
Ebat : 16x23,5
Takım :
Dili : Türkçe
Ekler :